Gördüğüm kadarıyla Ertuğrul Özkökün ruhla ilgili kafası bir hayli karışmış. Geçen gün yazdığı yazısında DNA'yı keşfeden bilim adamlarının ruh olmadığına yönelik sözlerine inanan Özkök, "allak bullak oldum" diyerek içinde yaşadığı ikilemi açıkça tarif etmiş. İnsanı ruhu olmayan bir makine olarak gören bilim adamlarının sözlerinden örnekler vermiş. Ayrıca yine bilim adamlarının hücrelerimizin, organların bilinçli olmadığını, hiçbir şeyden haberi olmadıklarını söylediklerini yazmış. Ertuğrul Özkökte buradan insanın ruhu olmadığını, bizi biz yapan hücrelerin, dolayısıyla organların bilinci olmadığını çıkarmış. Şimdi Ertuğrul Özkökün sorularının cevaplarını verelim, böylece kafasındaki sis perdesi kalkar ve çok daha net düşünüp gerçekleri görebilir.
Şimdi öncelikle Ertuğrul Özkökün sadece bir kitaptan allak bullak olması, vesveselere kapılması insanın zayıf yaratıldığını gösteriyor, sadece okuduğu birkaç sayfadan bu kadar etkilenebiliyor. Hâlbuki o bilim adamı deyip de gözünde büyüttüğü insan son derece aciz bir insandır, kendi vesveselerini, içinden çıkamadığı düşüncelerini, kendi dar bakışıyla, kavrayamayan ruhuyla, beyninin dar perspektifiyle kitaba dökmüş. Aklının son derece yetersiz olduğu açıkça anlaşılıyor. Şimdi aklı ermeyen bir insanın yazdığı bir kitapla insanın aklı neden allak bullak olsun, neden bu kadar etkilensin? Akılla, Kuranla düşünüldüğünde cevap çok açıktır, gerçekler gün gibi ortadadır.
Ruhun olmadığı tezi bugüne kadar kurduğumuz bütün sistemleri altüst ediyor.
En başta dinleri demiş Özkök. Öncelikle şunu belirteyim, tek hak din var o da İslamdır ve dimdik ayakta durmaktadır. Şimdi biri çıkacak, dar ufkuyla bir şeyler söyleyecek ve hak din olan İslam yıkılacak ve herkes allak bullak olacak öyle mi? Tam tersine hakikatler o kadar açık ve nettir ki, gözümüzle görürüz, kulağımızla işitiriz, elimizle dokunuruz, burnumuzla koklarız. Bunların hepsi asla aksinin savunulamayacağı gerçeklerdir. Biz buna ruh diyoruz. Hisseden, seven, üzülen, korkan, şefkat duyan, acıyan insan bir ruha sahiptir, cansız bir makineden ibaret değildir. Özkök öyle tarif ettiği gibi ruhsuz olsa şehit olan askerlerimiz için öyle duygu dolu sözcükler yazamazdı. Bütün bunları ruhunda hissettiği için yazdı. Dolayısıyla her insanın sahip olduğu bir ruh var, bu ruhuyla hareket ediyor, bu ruhuyla yaşıyor, bu ruhuyla seviniyor, seviyor, hissediyor ve bu ruhuyla da ahirete gidip hesap veriyor.
Yine yazısında ölümü, ruhun bedenden ayrılması olarak tasarlayan ve bize kabul ettiren tektanrılı, çoktanrılı dinlerin hepsi birer hurafe mi diye sormuş Özkök. Bir kere tasarlamak diye bir şey yok, dinde ruhun bedenden ayrılması ve ahirete gitmesi kesin olarak var. Çoktanrılı din diye bir şey de yok, sadece Allah var ve hak din olan İslam var. Çok tanrılı dinler, teslis inancı, Musevilikte Allaha yönelik saygıya uygun olmayan ifadeler hurafedir. Ama hak din tektir ve İslamdır.
Ya psikologlar, psikiyatrlar? Hepsi birer şarlatan mı bu insanların? diye devam ediyor Özkök. Dünyaca tanınmış, Allahın varlığına, birliğine inanan, dindar binlerce psikolog ve psikiyatrist var. Kimi de akıl hastası, ya da ateist bu psikiyatristlerin. Şimdi hepsini neden aynı kefeye koyuyoruz? Bu toptan kullanılan ifadeler tam anlamıyla bilinçaltı kurgulamalardır ve son derece yanlıştır. Bu şekilde Özkök insanları çok yanlış yönlendirmektedir. Sanki çok tanrılı din varmış gibi, bütün psikiyatristler psikopatmış gibi ifadeler kullanmak doğru olmayan şeyleri insanların bilinçaltına kazıma çalışmasıdır.
Ertuğrul Özkök geçen günde 20 senem kalmıştı, babam da o yaşta vefat etmişti diyor. Sanırım ölümün yaklaştığını düşündükçe vesveseye kapıldı. Ölünce acaba ruhum olacak mı, olmayacak mı? Ahirete gidecek miyim, gitmeyecek miyim? gibi düşünceler kafasında dolaşmaya başladı. Özköke şunu söylemek istiyorum, tabii ki ahiret var, Allah var. Bunların hepsi kesin olarak gerçek. Bu konuları gerçekten bilen ilim sahibi, derin iman sahibi kişilere sorsun, onlarla konuşsun. Böylece vesveselerinden arınır ve bütün vesveseleri güneşte eriyen buz gibi paramparça olur.
Ertuğrul Özkökün kafasındaki soruları birkaç yazıda cevap vermek istiyorum, çünkü sorularını detaylı olarak açıklamak istiyorum, yazılarımı okursa kendisine çok faydası olacağını düşünüyorum.